Çoğu İnsanın Bilmediği 10 Tuhaf Korsan Geleneği
Acımasız ve kana susamış katiller oldukları için korsanlar garip bir üne sahiptirler . Bazı gelenekler yalnızca kurgusal olsa da , küpe ve göz bandı takmak gibi onları gülünç duruma sokacak garip alışkanlıklarıda vardır. Tıpkı Vikinglerin tuhaf ritüellerinin olması gibi..Korsan kanunu, yağmacıların , hırsızların ve kanunsuzların aralarında yaptığı ve belli başlı kurallar koyduğu anlaşmadır. Tuhaf yaşam biçimleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için okumaya devam edin.
İçindekiler
- 1 Korsan Küpeleri Sağır Olmalarını Engellerdi
- 2 Korsanlar Eş cinsel Evliliği 1600’lü Yıllarda Yaptı
- 3 Küpe ve Piercingleri Cenaze Törenleri için Kullanırlardı
- 4 Göz Bandını Gece Görüşü için Takarlardı
- 5 En Ünlü Korsanlar Muhtemelen En Başarısızlarıydı
- 6 Korsanlar Çoğunlukla İçki ve Silah Çalardı
- 7 Korsanların Tahtada Yürüme Efsanesi
- 8 İnsanları Issız Adalara Bırakırlardı
- 9 Korsanların Batıl İnançları ( Küpeler )
- 10 Karasakal’ın Tuhaf Yüz Kılları
- 11 Popüler Yazılar
Korsan Küpeleri Sağır Olmalarını Engellerdi
Korsan gemileri çok sayıda topla donatılırdı. Bunun temel sebebi gemiyi diğer saldırgan korsanlara karşı korumaktı. İşte bu hırsızlar, yaptıkları savaşlarda top sesinden dolayı, sağır olmamak için küpe takarlardı.Kurnaz deniz suçluları, bu ses hasarını önlemek için küpelerine bal mumu tomarları asarlardı . Topları ateşlerken mumsu mekanizmaları geçici bir kulak tıkacı gibi kulaklarına takarlardı.
Korsanlar Eş cinsel Evliliği 1600’lü Yıllarda Yaptı
Korsanlar, etrafı onlarca veya yüzlerce erkekle çevrili olarak yıllarca seyahat ederdi. İşte bu geçirilen zamanlar , o insanları tuhaf yönelimlere itti. Bu yönelimde zamanla korsanlar arasında yasal bir hale geldi.Korsan toplumunda, iki adam matelotaja katılabilir ve tüm ganimetlerini paylaşabilirdi. Hatta biri diğerinden önce ölürse , ona ait bütün servet diğerine geçerdi. En ünlü matelotajlar John Swann ve Robert Culliford’dur.
Küpe ve Piercingleri Cenaze Törenleri için Kullanırlardı
Korsanlar hayatlarının neredeyse tümünü denizlerde geçirirdi. Korsanların kulaklarına taktıkları piercingler, onlara uygun bir cenaze töreni yapılmasını sağlamak için aslında sigortaydı. Altın veya gümüş olsun, kıymetli metaller eritilebilir ve bir korsanın cenazesi karaya çıkmış olsa bile, bir tabut ve diğer cenaze ihtiyaçlarını karşılamak için satılabilirdi. Bazı korsanlar, öldükten sonra düzgün bir şekilde cenaze töreni düzenlensin diye, kimi zaman küpelerinin içine ev adreslerini yazardı.
Göz Bandını Gece Görüşü için Takarlardı
Bir çok korsan filminde gördüğümüz ve aklımızda yer eden konulardan biride, korsanların tek gözüne siyah bant takmaları. Gemiler tehlikeli bir yerdi ve bir çoğu tek gözünü burada gerçekleşen ayaklanmada veya savaşta kaybetti. Bu yüzden bir çoğu kaybettikleri gözlerinin üzerine siyah bir bant takmayı tercih etti. Başlıkta da söylediğimiz gibi siyah bandı sadece onun için takmazlardı. Takmalarının en büyük nedeni gözlerini gece görüşüne ayarlamaktı. Bu gecenin bir yarısında karanlık bir ortamda bile görmelerini sağladı.
En Ünlü Korsanlar Muhtemelen En Başarısızlarıydı
Garip ama mantıklı bir ironi. İsimleri günümüze kadar gelen korsanlar muhtemelen en başarılı korsanlar değildi. Bu tezi destekleyen varsayım; bugün bir çoğumuzun adını duyduğu veya kitaplarda okuduğu korsanların aslında yakalanıp yargılandığı. Bu şekilde geçmişten günümüze kadar isimlerinin geldiğidir. Bir çok otoriteye göre bu korsanlar yakalandığı için aslında başarısızlardır.
Korsanlar Çoğunlukla İçki ve Silah Çalardı
Karayip Korsanları film serisinde sıklıkla gördüğümüz korsanların sadece altın, değerli kumaş ve gümüş çaldıkları kısmen doğru değil. Çoğu korsanın hazinelerini gömmemesinin iyi bir nedeni var; ganimetlerinin çoğu altın veya mücevher değildi. Korsanlar kereste, kumaş ve hayvan postlarına ek olarak tipik olarak yiyecek, alkol ve silah çalarlardı. Atlantik boyunca hangi gemiler taşıyor olursa olsun bu malların karada pek bir değeri yoktu. Bu yüzden korsanlar onları hemen kullandı ya da sattı.
Şimdiye kadar yalnızca bir tane doğrulanmış Altın Çağ korsan gemi enkazı keşfedildi. Whydah Gally’den (Resim-1) gelen hazine, kaybolmasından 260 yıl sonra 1984’te Cod Burnu ( ABD ) kıyılarında keşfedildi.
Korsanların Tahtada Yürüme Efsanesi
Korsanların tahtada yürümeyi bir tür psikolojik işkence olarak kullandıklarına dair bazı kanıtlar olsa da, bunun yaygın bir uygulama olduğunu kanıtlayacak yeterli bir kanıt yok. Korsanların insanları öldürmesinin birçok yolu vardı ve bunların bazıları işkence türlerini içeriyordu. Ancak çoğunlukla, infaz etmek istedikleri kişileri hızlı bir şekilde öldürürlerdi.
İlgili: 5 Maddede Büyük İskender
Ancak işkence yoluyla öldürme seçeneği tahta üzerinde yürümekten daha da korkunçtu. Keelhauling adı verilen bir işkence yöntemiyle insanlar infaz edilirdi. Keelhauling, adı verilen yöntem ceza olarak kişiyi geminin altından geçirmekti. Onu bir taraftan yukarı kaldırıp geminin omurgasının altından geçirirler ve sonra su altında kaldığından emin olmak için bacaklarına büyük bir ağırlık koyarlardı. Bu şekilde acı çektirerek öldürürlerdi.
İnsanları Issız Adalara Bırakırlardı
Suçlu bulunan korsanlar ıssız bir adaya bırakılırdı. Marooning adı verilen bu yöntem ile kişi ölüme terkedilirdi. Üzerlerindeki kıyafet, küçük bir su ve kendisini öldürmesi için tek kurşunluk bir silah verilirdi. Yavaş olduğu için ölmenin en kötü yollarından biri olarak kabul edilirdi. Çoğu korsan silahını kullanmazdı, çünkü bu onlara göre çok korkakça bir hareketti.
Korsanların Batıl İnançları ( Küpeler )
Küpe, korsanların takıları içinde en popüleriydi. Nerdeyse bütün korsanlar küpe takardı. Bunu takmalarının başlıca nedeni inanmış oldukları belli başlı bir kaç batıl inanç. Bunlardan ilki küpenin, deniz hastalığını önleyebileceğini iddia ederken, bir diğeri değerli metallerin kötü görme yeteneğini iyileştirebileceğini öne sürdü. Birçok korsan, altın bir küpenin bir adamın boğulmasını engelleyebileceğine inanıyordu. Ancak bu efsane birçok kez çürütüldü.
Karasakal’ın Tuhaf Yüz Kılları
Karasakal tartışmasız dünyadaki en korkunç korsandı ve bu kötü itibarını kenevire borçlu. 18. yüzyılın başlarında Kraliçe Anne’nin İntikamı adlı gemiyi ele geçirdi. Ancak o gemiyi veya başka bir gemiyi ele geçirmeden önce , uzun kara sakalına ve kaptan şapkasının altına kenevir örüyordu. Düşmanlarıyla karşılaştığında keneviri ateşe veriyordu. Bu şekilde yüzünde ve vücudundan dumanlar yükseliyordu. Buda rakiplerinin korkmasına ve savaştan kaçmalarına neden oluyordu. Karasakal yanan sakalına ek olarak, kızıl bir palto da giyerdi ve her zaman en az iki kılıç, tabanca ve bıçak taşırdı.