Klasik Osmanlı Mimarisi ve Genel Özellikleri
Klasik Dönem Mimarisinin Genel Yapısı
Bu dönem Osmanlı İmparatorluğunun,1500 ile 1700 yılları arasında inşaa ettiği veya fikir öncülüğünü yaptığı mimari üslupları ve eserleri kapsar.Ağırlık merkezi İstanbul ve çevresidir.Mimaride kendine özgü karesteristik özellikleri olmasının yanında,bir çok yapısında Anadolu Türk mimarisi, Selçuklu, Bizans, İran ve Memlük mimarisi’nin etkisi görülmektedir.
Özellikle Erken Dönem Osmanlı mimarisinden sonra camii yapımına hız verilmiştir. Yani dini yapılara daha fazla önem verilmiştir.Sivil mimari pek fazla gelişmemiştir.Bunun nedeni olarak o dönemde özel mülkiyetin olmamasını gösterebiliriz. Erken Dönemin mirasçısı olarak kubbe geleneğini sürdürülmüş. Erken Dönemin sonlarında ortaya çıkan merkezi plan şemasını geliştirerek onu anıtsal ölçülere kavuşturmuştur. Bir çok görüşe göre,Osmanlı mimarlarının veya sanatçılarının ana kubbeye,yan kubbeler eklenerek genişletme çabasını Ayasofya’dan etkilenilmesi sonucu ortaya çıktığı yönünde.
Ayasofya gibi büyük ana kubbelerin inşa edilebilmesi için yarım kubbelerin kullanılması pratiği de bu dönemde yaygınlaşmıştır. Ağırlıklı olarak kubbeli veya yan kubbeli örtüler ile tavanı destekleyen fil ayağı kullanılmıştır. Malzeme olarak küfeki taşı ve mermerin sıklıkla kullanıldığı klasik dönem yapılarının tasarımında genelde yukarıdan aşağıya inildikçe genişleyen bir tasarım kompozisyonu hakimdir.Bayezid Camisi (1501-1505) Klasik dönemin başlangıcı olarak kabul edilir.
Klasik Dönem Mimarisinin Tarihsel Gelişimi
Bir çok alanda Selçuklu devletinin mirasçısı olarak kabul edilen Osmanlı, mimari üslup bakımından bambaşka özellikler göstermektedir.Süsleme sanatının yanında verdikleri eser bakımından da farklılık göstermektedirler.Örnek vermek gerekirse;Selçuklu yapıtlarını incelediğimizde genel olarak biçimsel yönünü ortaya koyan eserler yapmışlardır.Aynı şekilde Osmanlı’ya baktığımızda işlevselliğinin ön planda olduğunu görürüz.Ayrıca dini mimariye daha çok ağırlık vermişler.Tüm bu farklılıklara rağmen bir çok eserde kısmende olsa Selçuklu bezeme sanatı ( daha sade bir şeklini ) kullanılmıştır.
Klasik Dönemin Genel Özellikleri
Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fet etmesiyle beraber, Osmanlı’nın sadece doğu eksenli politikasında da değişiklikler yaşanmıştır.Yani bu fetihten sonra artık Batıya da yönelme başlamıştır.Bu yönelme siyasi alanda olduğu kadar kültür ve sanat alanında da olmuştur.Bir çok yapı incelenerek yeni yeni teknikler öğrenilmiştir.Örnek vermek gerekirse; Ayasofya Kilisesi’nin incelenmesiyle kubbe mimarisi tekniğinin püf noktaları öğrenilmiş ve Osmanlı’daki kubbe tekniğiyle sentezlenerek daha şaheser eserler ortaya konulmaya başlanmıştır.Klasik anlayış üslubu değişen çağla beraber değişen gündelik yaşamın ihtiyaçlarını erken dönem sanatının karşılayamaması üzerine ortaya çıkmıştır.Bu özelliğinden dolayı klasik Osmanlı mimarisinde yapının en önemli özelliği işlevselliğidir.Mimarın amacı işlevselliğini kapatmayacak şekilde sanatsal yönüde olan eserler ortaya koyabilmek.Yani abartıdan kaçılarak,daha sade ve dengeli kompozisyonlar oluşturulmaya çalışılmışdır.Osmanlı Mimarisi en olgun zamanlarını 16. yüzyılda yaşamıştır.
Bu durumun temel nedenlerini şöyle sıralayabiliriz;
- Sınırların büyük bir hızla genişletilmesine paralel olarak mimarininde hızla gelişmesi
- Bu zamana kadar öğrendikleri bütün teknikleri sentezleyerek kendi kültürlerini oluşturmaları
- Ekonomik olarak rahatlanmasıyla beraber sanatsal çalışmaların önünün açılması
- Özellikle anıtsal nitelikli yapıları incelediğimizde sultanların sanatsal eserler yapılması konusunda çalışmalar yaptırdığını görürüz.Dönemin ileri gelenlerinin de hünkarın izinden gitmesiyle beraber mimarinin gelişimi hızlanmıştır.
Önemi:
- Gösterişten çok işlevselliğine önem verilmiştir.
- Camii mimarisinin yanında külliye mimariside hız kazanmıştır.
- Bir çok baş yapıt bu dönemde ortaya çıkmıştır.
- Doğu-Batı sentezli eserler verilmeye başlanmıştır.
- İç avluya sahip plan ile ana kubbe öğeleri birlikte kullanılmıştır.
Erken Dönem Mimarisi
Bursa uslubu ile Edirne uslubu arasındaki dönemi kapsar.Erken döneme,1335-1453 yılları arasında Osmanlı’nın başkenti olan Bursa’da anıtsal uygulamaların gerçekleşmesi nedeniyle bu döneme Bursa uslubu adı da verilmektedir.Aydıklık ve ferah mekanların oluşturulmasına bu dönemde daha çok önem verilmiştir.İlk başlarda tek kubbeli yapılar inşaa edilirken,ileriki süreçlerde çok kubbeli yapılarda yapılmaya başlanmıştır.1334 yılında inşaa edilen Hacı Özbek Camisi, Osmanlı mimarlık tarihinin ilk camisi olarak kabul edilir.
Erken Dönem Camii Mimarisini üç başlık halinde ele alabiliriz.Bunlar;
- Tek kubbeli camiler
- Çok kubbeli camiler (çok destekli camiler)
- Ters T planlı camiler (İmaret planı gösteren camiler)
Tek kubbeli camiler
Bu yapılarda camii planını oluşturan esas unsur tek kubbeli mekandır. Bu mekanı tamamlayan işlevsel mekan ve unsur ise son cemaat yeri ile daima bir minaredir.İznik’teki Hacı Hamza Camii ve Hacı Özbek Camii’si bu tip camilere en güzel örnektir.
Hacı Özbek Camii özellikleri
Bursa’nın İznik ilçesinde yer alan bu yapı kitabesi mevcut en eski Osmanlı eseri olma özelliğini taşımaktadır.Aralarında tuğla hatıllar da olmak üzere taştan karma malzeme ile inşa edilmiştir.Kare planlı ve içten ölçüsü 7.50 metre civarındadır.Osmanlı ve Bizans mimarisinin bir karışımı olarak yapıldığını söyleyebiliriz.Taşların aralarına dikine tuğla konulması tekniğini Osmanlı’dan,küfeki taşı arasına üç tuğla konulması suretiyle meydana getirilen örgü tekniğinide Bizans’dan almıştır.
Bu konuyla alakalı bilgilerinizi daha iyi pekiştireceğini düşündüğüm Mimar Sinan Tarafından Yapılan 5 Camii ve Özellikleri adlı makaleyede okumanızı tavsiye ederim.