Tarihi Yapılarda Görülen Hasar Türleri
Tarihi yapılardaki hasar türlerini 9 başlık halinde ele alabiliriz. Bu hasarlar bulundukları yere ve çevre koşullarına göre farklılık göstermektedir. Misal yol kenarında bulunan bir geleneksel yapı arabalardan çıkan egzoz gazından kaynaklı olarak kirlenmeye maruz kalmaktadır. Yağmur ve kar gibi doğal olaylardan sonra, su ile tepkimeye girerek yapının üzerinde kimyasal çözülmeye sebep olur.
İçindekiler
- 1 Tarihi Yapılarda Görülen Hasar Türleri
- 1.1 Zemin Kaynaklı Hasarlar
- 1.2 Taşıyıcı Sistemde Yapılan Hatalar
- 1.3 Hatalı Malzeme Kullanımı
- 1.4 Kötü İşçilik ve Detay Kullanımı
- 1.5 Doğal Etkenler Sonucu Oluşan Hasarlar
- 1.6 Doğal Afetler Sonucu Oluşan Hasarlar
- 1.7 İnsanların Neden Olduğu Hasarlar
- 1.8 Hava Kirliliği Nedeniyle Oluşan Hasarlar
- 1.9 Trafik Nedeniyle Oluşan Hasarlar
- 1.10 Popüler Yazılar
Tarihi Yapılarda Görülen Hasar Türleri
Zemin Kaynaklı Hasarlar
Özellikle yapıya elverişsiz arazilerde yapılan hasar tipidir. Bu hasar tipide oluşum nedenlerine göre yedi gruba ayrılmaktadır.Bunlar; ayrışma, kabarma, oturma, şişme, parça kopması, çatlaklar ve kaymalardır.
Oturmalar: Zemin tabakasının farklı büyüklük ve kuvvetin etkisiyle sıkışması sonucu oluşur. Özellikle eğimli arazilerde daha çok görülür. Sadece eğimli arazilerde mi görülür? Hayır. Düz arazilerde de görülebilir. Bu durumu etkileyen belli başlı nedenler vardır. Zemin kırılma tehlikesi, zeminin kesme direncinin artması, temel derinliğinin ve
genişliğinin azalması, zeminin birim hacim ağırlığının azalması ve yer altı su düzeyinin yükselmesi gibi durumlar zeminin kırılmasına yani bina oturmasında çatlaklara sebep olabilir.
Temel oturmalarının başlıca nedenleri:
- Titreşimler
- Yapı çevresinde yapılan kazılar.
- Yapının üzerindeki yük miktarının değişmesi
- Yer altı sularının alçalıp, yükselmesi
Taşıyıcı Sistemde Yapılan Hatalar
Bir yapının en önemli kısımları taşıyıcı sistemlerin bulunduğu yerlerdir. Taşıyıcı sistem derken günümüz yapılarını kastetmiyorum. Böyle bir cümleyi neden mi kullandım ? Cevabı basit aslında. Günümüz yapılarındaki taşıyı sistem kolon ve kiriştir. Geleneksel yapılarda ise duvar, payanda, ayakdır. Yapıyı ayakta tutan temel yapı sistemleri bunlardır. Bunların biri ve bir kaçı düzensiz veya eksik yapılırsa zamanla yapıda hasarlara neden olur. Aklınızda daha iyi yer etmesi için günümüz yapıları üzerinden örnek vererek durumu anlatmaya çalışacağım. Binaların neden tüm köşe noktalarında kolon var, bunu hiç düşündünüz mü ? Şekil-1 deki gibi de yapılabilirdi yapılar. Hadi yapıldığını varsayalım. Sağ taraftaki kolonlara eşit miktarda yük binerken, sol taraftaki kolona daha fazla yük binecektir. Bu bahsettiğim sadece düşey yükle alakalı. Yatay yükte ise sol kolon ağırlığa dayanamıyarak yıkılacaktır.
Yani kolon şemasının bu şekilde olmasının temel nedeni statik açıdan binanın yükünü eşit derecede dağıtılmak istenmesindendir. Umarım bu örnekleme ile taşıyıcı sistem mantığını anlata bilmişimdir.
Geleneksel yapılara dönecek olursak; bu tarz hasara vereceğim en güzel örnek Ayasofya Müzesidir. İlk yapıldığında kubbesi daha alçak bir yelken tonoz ile örtülmüştür. 31 metre açıklığı geçmek için yeteri kadar payanda kullanılmadığında, zamanla duvarlarda çatlamalara sebep olmuştur.
İlgili Konu: İstanbul’un Tarihi Yerleri
Hatalı Malzeme Kullanımı
Dünyadaki pek çok antik şehir, tapınak, tiyatro ve piramit özenle seçilen malzemelerle yapılmıştır. Kullanılan kireç taşı, küfeki taşı ve mermerler büyük ve dayanaklı olacak şekilde seçilmiştir. Binlerce yıl önce yapılan bu baş yapıtların günümüze ulaşmalarının en büyük sebebide budur.
Kullanılan malzemelerin ( ağaç, taş, tuğla, kerpic ) kalitesiz olması zamanla yapılarda bozulmalara neden olur. Misal; kullanılan taş doğada olucak şekilde tabakalaştırılmalı.İşlenmeleri sırasında cepheye gelecek kısımlarına dikkat edilmeli, başka bir deyişle suyun akışına göre biçimlendirilmelidir.
Kullanılacak tuğlayı ise iyi pişirilmiş olanından seçilmeli, bu şekilde ağırlığa ve suya karşı dayanımı daha kuvvetli olur. Tam pişmemiş tuğlalarda yüzey kaybı,ayrışma ve dağılma olur. Kullanılacak ağaç ise yüke karşı dayanımı kuvvetli olmalı.
Benzer Konular:
- Biçimlerine Göre Ayak ve Sütunlar
- Sinan’ın Camilerinde Taşıyıcı ve Mekan İlişkisi
- Arasta ve Bedesten Arasındaki Fark
- Ahşap Yapılarda Bozulma Türleri
- Klasik Osmanlı Mimarisi ve Genel Özellikleri
- Mimar Sinan Tarafından Yapılan 5 Camii ve Özellikleri
Kötü İşçilik ve Detay Kullanımı
Yapıyı oluşturan birleşenler uygun bağlayıcı malzemeler kullanılarak ve uygun bir biçimde yapılmalıdır. Uygun malzeme kullanılmadığında zamanla yapıda bozulmalar oluşur. Özellikle kesme taş kullanılan yapılarda demir ve mil gibi bağlayıcı malzemelere suyun ulaşmaması için önlemler alınmalı. Suyun taş arasından demire ulaşması, demirin paslanmasını hızlandırır. Buda demirde çürümeye sebep olur.
Doğal Etkenler Sonucu Oluşan Hasarlar
Yapıların yıllık rutin bakımlarının yapılması gerekir. Çünkü yıl içinde gerçekleşen ısı farkları yapıda gerilme ve sıkışmaya sebep olur. Ayrıca yağmur sonucu yapı üzerindeki su zamanla buharlaşmaya uğrar. Yağmur içerisinde taşıdığı tuzdan dolayı duvarlarda fiziksel ve kimyasal bozulmalara neden olur. Rüzgarın taşıyarak getirdiği ve çatılarda, duvar oyuklarına, derzlere yerleştirdiği tohumların gelişmesiyle birçok bakımsız binanın cephesinde ağaçlanma veya yosunlaşma oluşur. Kuşlar, böcekler, fareler gibi hayvanlar da anıtlara zarar veren etkinliklerde bulunur. Liken ve mikroorganizmalar taşların üzerine yerleşerek onların bozulmasına neden olur.
Doğal Afetler Sonucu Oluşan Hasarlar
Bu başıklığıda Doğal etkenlerin içerisinde sayabiliriz. Farklı başlık olarak açmamın nedeni konunun daha iyi anlaşılması içindir. Geleneksel yapılar kütlesel olarak şekil değiştirmeyen bir yapıya sahiptir.Yani yatay yönde oluşan hareketlenme bütün yapı için aynı derecede olur. Betonarme yapıları gibi esneme payları olmadığı için depreme karşı daha dayanıksızdırlar. Depremin geleneksel yapılar üzerindeki diğer bir etkisi ise sıvılaşmadır. Deprem dalgaları zeminde bulunan boşluk suyu basıncını artırabilir. Bu durumda da zemin yapıyı taşımaz ve göçer. Toprak kayması, sel ve yanardağ patlaması gibi olaylar da tarihi yapıların hasar görmesine veya yıkılmasına sebep olur.
İnsanların Neden Olduğu Hasarlar
Bakımsızlık, terk etme, kasıtlı tahrip gibi eylemlerle insanlar da tarihi yapıların hasar görmelerine hatta yok olmalarına sebebiyet verebilir. Özellikle tarihi yapılar üzerinde yapılan bilinçsiz değişikler yapının hasar görmesini hızlandırır. Her geleneksel yapı belli bir ağırlığa dayanıklı olacak şekilde inşaa edilmiştir. Olduğundan fazla yük bindirmek yapının çökmesine, yıkılmasına neden olur.
Hava Kirliliği Nedeniyle Oluşan Hasarlar
Havanın kirlenmesine sebebiyet veren sanayi atıkları ve arabalardan çıkan gazlar, tarihi yapılar üzerinde kirli bir tabaka oluşturur. Ayrıca havada bulunan karbondioksit ve kükürt dioksit gazlarının yağmur suyunda erimesiyle taşları eriten asitler oluşmaktadır. Gözenekleri kalsiyum sülfatla dolan taşlar,bozulma derinliğine bağlı olarak tabaka halinde dökülür.
Trafik Nedeniyle Oluşan Hasarlar
Tarihi yapılar yapılırken insan ve at arabaları hesap edilerek yapılmıştır. Günümüzde bu yapıların yanından yol geçmesi sonucu, eserlerde bir çok olumsuz durum oluşturmuştur. Özellikle büyük taşıtların ( kamyon, tır, otobüs gibi ) yaptığı titreşimler ve zemine yapmış olduğu baskı, tarihi yapılarda çatlaklara veya çökmeye neden olmaktadır. Bu tür olumsuzluklardan kaçınmak için, şehir planlaması anında, bu hususları göz önünde bulundurularak şekillendirilmelidir.